NAZIM HİKMET 117 YAŞINDA




Nazım  Hikmet RAN...
       Türk şair, roman, oyun ve anı yazarı olan Nazım Hikmet 15 Ocak 1902 Selanik doğumludur. Romantik Devrimci, Güzel Yüzlü Şair, Mavi Gözlü Dev olarak anılan usta şair, siyasi görüşlerinden dolayı gençlik yıllarını sık sık tutuklanarak kimi zaman cezaevinde, kimi zaman sürgünde geçirmiştir.  


        İlkokul öğrenimini Göztepe Taş mektep ilkokulunda tamamlayan Nazım Hikmet bu öğrenimin ardında Galatasaray Lisesinde fransızca öğrendi, 1913 yılında Nişantaşı Numune Mektebine devam eden usta şair yine 1913 yılında ilk şiirini kaleme aldı ve bu şirin adı ''Feryadı Vatan'' dı. Bu şiiri yazarken 11 yaşında idi. 1918 yılında Heybeli ada 'da ki Osmanlı Deniz Okulundan mezun oldu. Eğitim öğretim yılları dönemin politik çalkantıları ve savaş dönemlerine denk gelmiştir ve Osmanlı İmparatorluğu I. Dünya Savaşı yıllarında Almanya'nın yanında yer almış ve Nazım Hikmet bu yıllarda Osmanlı kruvazörü Hamidiye’de deniz subaylığı yapmıştır. 1920 yılında ise hastalanarak bu görevinden muaf sayılmıştır. 1921 yılında aralarında Faruk Nafız Çamlıbel 'in de bulunduğu arkadaşlarıyla beraber Ankara'ya giderek Mustafa Kemal Paşa ile tanıştı ve Mustafa Kemal Atatürk'ün ricasıyla İstanbul başta olmak üzere tüm illerin milli mücadeleye katılması için bir şiir yazdı.




      Yazdığı şiir çok beğenildi ve arkadaşlarıyla beraber Bolu da öğretmenlik yapmak için gönderildi. Bolu da siyasi görüşlerinden dolayı hoş karşılanmadı ve arkadaşıyla beraber öne Gürcistan Sosyalist Cumhuriyetine oradan da 1917 Sovyet Devriminin sonuçlarını görmeye Batum üzerinden Moskova'ya gitti.  Doğu Emekçileri Komünist Üniversitesinde siyasal bilimle ve iktisat okuyan ve üniversite yıllarını Moskova da geçiren Nazım Hikmet,  Vladimir Mayakovskiy’nin ve Vsevolod Meyerhold’un sanatsal deneyciliklerinden (fütürizm) ve Lenin’in ideolojik görüşünden büyük ölçüde etkilendi.
      Nazım Hikmet, fütürizm akımını savunan genç Sovyet şairlerinden etkilendi. 1924 yılında Bakü üzerinden Türkiye’ye dönüşünde Türk öncü sanat akımının karizmatik lideri haline geldi. Ard arda yenilikçi şiirler, piyesler ve senaryolar yazdı. Hece ölçüsünün zincirlerini kıran Nazım Hikmet, serbest ölçüde yazmaya başladı ve bu da Türkçenin zengin sesli uyumu özelliğiyle mükemmel bir uyum oluşturdu.
   
   Hiroşima' ya atılan atom bombası nedeniyle ''Ölü Kızcağız'' adlı savaş karşıtı şiiriyle mesaj veren Nazım Hikmet artık tüm dünyaya açılan bir şairdi ve bu şiirini dünyaca ünlü sanatçı Joan Baez tarafından seslendirilmiştir. 1928 yılında Bakü de ilk şiir kitabı ''Güneşi İçenlerin Türküsü'' yayınlandı. 1930 yılında ''Salkım söğüt'' ve ''Bahri Hazer'' şiirleri Columbia firmasının girişimleriyle plağa okundu. Plak halktan ilgi görünce hakkında dava açıldı. 1932 yılında 'kafatası'' ve 1933' te ''Bir Ölü Evi'' adlı oyunu İstanbul Şehir Tiyatrolarında sergilendi aynı yıl tutuklanarak bursa cezaevine gönderildi. 


NAZIM HİKMET VE CEZAEVİNDEKİ ARKADAŞLARI
    5 yıl hapse çarptırılan usta şair kısa bir süre cezaevinde kaldıktan sonra serbest bırakıldı. 1935 yılında Piraye ile evlendi yine 1935 yılında akşam gazetesinde Orhan Selim takma adıyla fıkralar yazmaya başladı hatta ''İt ürür kervan yürür'' adlı eser bu takma adıyla yayınlanmıştır. 1938 yılında harp okulu öğrencilerini isyana teşvik suçundan 15 yıl hapse mahkum edildi ve Ankara cezaevine gönderildi. Ankara cezaevindeyken İstanbul'a getirildi ve askeri mahkemeler tarafından tekrar yargılandı, bu yargılamanın ardından Nazım Hikmete 20 yıl daha hapis cezası verildi. 



    Çankırı ve Bursa cezaevlerinde 10 yılı aşkın  Cezaevindeyken yazılarını yayınlatamamasına rağmen hep yazdı. Cezaevindeyken 1941 yılında ''Memleketimden İnsan Manzaraları'' nı yazdı. Bu eserinde II. Meşrutiyetten II. Dünya Savaşına kadar olan yılları destanlaştırdı. 1950 yılında açlık grevine başladı sağlık durumu iyi olmadığından İstanbul Cerrahpaşa Hastanesine yatırıldı. Bu sırada af yasasıyla birlikte tekrar serbest bırakıldı bu yıllarda eşi Piraye'den ayrıldı ve sürekli kendisinin ziyaretine gelen dayısının kızı Münevver Andaç ile evlendi, bu evlilikten Mehmet adında bir oğlu oldu. 1951 yılında Bulgaristan ve Romanya üzerinden tekrar Moskova'ya gitti. Yurt dışına gidişinin ardından uluslararası bir çok kongreye katıldı ve kitapları Türkiye de basılmıyordu ama dünyanın hemen hemen dört bir yerinde diğer dillere çevrilerek yayınlanıyordu. Rusya da iken Vera ile evlendi. 25 temmuz 1951 yılında Türk vatandaşlığından çıkarıldı.


     Soyadı Ran olan Nazım Hikmetin kendi soyadı ile ilgili çeşitli şeyler de söylemiştir.

   
     Bunlardan biri Kemal Tahire yazdığı mektupta belirtmiştir:


''Bizim beşinci koldan Alman ajanı bir serseri bir kitap çıkarmış. İhanet-i vataniye suçunu her sayfasında işleyen bu kitap benim hainliğime delil olarak saydığı gösteriler arasında soyadımı da ele almış. Malum ya benim soyadım Ran. Meğer Ran, nar’ın tersiymiş. Nar çiçeği ise kırmızı olduğu için ben kendime böyle bir soyadı almışım. Gülmekten katıldım. Ve, bir fıkra gibi, gülesin diye sana yazıyorum. ''


Kemal Tahir’e Mektuplar


NAZIM HİKMET'İN ESERİ

1963 yılında Moskova'da kalp krizi nedeniyle yaşamını yitiren Nazım Hikmet annesinin ressam olması nedeninden olacak ki resim sanatına da olan yatkınlığı sebebiyle cezaevinde kaldığı süreler de birçok resim de yapmıştır.  Resim yapmasındaki sebep bir meşgaleden ziyade sanata olan düşkünlüğü ve sevgisinden dolayıydı. 




        Benimde çok sevdiğim ve ''Memleketine ,insanlığa olan sevgisini, İnsanlar arasındaki ayrımcılığa olan karşıtlığını, özgürlüğe ve bağımsızlığa olan tutkusunu dile getirdiği'' şiiri olan ''Bu Memleket Bizim'' en önemli şiirlerinden biridir.




Bu Memleket Bizim

Dört nala gelip uzak Asya' dan
Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan
Bu memleket bizim

Bilekler kan içinde
Dişler kenetli
Ayaklar çıplak
Ve ipek bir halıya benzeyen toprak
Bu cehennem, bu cennet bizim

Kapansın el kapıları
Bir daha açılmasın
Yok edin insanın insana kulluğunu
Bu davet bizim

Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
Ve bir orman gibi kardesçesine
Bu hasret bizim

Nazım Hikmet 
    
       Şiirlerini Fikret Kızılok, Edip Akbayram, Grup Yorum, Cem Karaca, Volkan Konak Ezginin Günlüğü, Suavi Ve Zülfü Livaneli gibi birçok sanatçı ve grup tarafından seslendirilmiştir. 

       Şiirlerinde feyiz aldığım duyarlılığı, paylaşımcılığı, etnisitenin önemsiz olduğunu ve sevginin tüm insanlık için bir gıda olduğunu, özgürlüğümüzün ve bağımsızlığımızın ne denli önemli olduğunu bana aktaran, 


Seni Düşünmek


Seni düşünmek güzel şey,

ümitli şey,

dünyanın en güzel sesinden

en güzel şarkıyı dinlemek gibi birşey...

Fakat artık ümit yetmiyor bana,

ben artık şarkı dinlemek değil,
şarkı söylemek istiyorum...

     dizeleriyle Piraye'ye olan aşkı, Vera'ya olan tutkusu ile bana aşkın ne kutsal bir duygu olduğunu ta 15-16 yaşımda lise çağlarında iken bana öğreten,


    ''Herhal ilerdedir yaşanacak günlerin en güzelleri''  diyerek geçmişin bırakmış olduğu kötü izlenimleri yok sayarak daime ileri bakıp mutlaka ileri de bir iyiliğin hep var olduğunu söyleyen Mavi Gözlü Dev Şair;

         İYİ Kİ DOĞDUN, İYİ Kİ HEP VAR OLDUN.
#NazımHikmet117Yaşında 

6 yorum:

  1. güzel yazı tebrikler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim beğendiğinize sevindim yeni yazılarla birlikte olmak dileğiyle...

      Sil
  2. Nazım Hikmet ile ilgili bilinmeyen bazı detaylara yer verilmiş bu yazıda zevkle okudum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim değerli okurum umarım yeni yazılarımı da beğenmeniz dileğiyle

      Sil
  3. Nazım Hikmet'in Piraye'ye yazdığı mektupları okuduktan sonra hakkında bir blog yazısı yazmaya karar vermiştim. Bu arada sizin yazınıza denk geldim. Güzel bir yazı olmuş. Kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel düşünceleriniz için çok teşekkür ederim aslında yazılması gereken öğrenilmesi gereken o kadar çok değerimiz var ki

      Sil

YORUMUNUZ İÇİN TEŞEKKÜRLER :)