BENJAMİN BUTTON’UN TUHAF HİKAYESİ



      Çocukluğumun en güzel filmiydi. Hala hatırlıyorum verdiğim tepkileri ve babama ‘’ben böyle değildim değil mi baba? ‘’ dediğimi. Çocukluk işte her izlediğinizi kendimize yoruyoruz. Hayat hala aynı değil mi izliyoruz ve bende bunu yaşarsam diyoruz. Aşk, para, iş, arkadaş çevresi her şey de geçerli bu. Ya insanlara çabuk güveniyoruz hüsrana uğrayan taraf biz oluyoruz, ya da tam tersi seviyorsunuz gidiyorlar. Aman işte öyle saçma bir hayatın içindeyim ki şu sıralar ne yazmaya ne de konuşmaya cesaretim var. Her şeye cesareti olan bir insanın cesaretini yok ettiler bundan daha kötü ne olabilir ki? Ne güven kaldı, ne de hayata bakışım komple bittim yani anlayacağınız. Neyse sizlere tabi ki de kendi hayatımı değil filmi anlatacağım. Sorrryy 😊 Dalıp gitmişim neler yaşadığımdan bahsedeyim derken uçuşa geçmişiz yine hiç uyarmıyorsunuz 😊 Oscar ödülü adayı olup kazanamayan bir filmdir Benjamin. F. Scott Fitzgerald’ın 1922 yılında çıkarttığı kısa öyküden uyarlanmış, 2009 yılında gösterime girmiş  ve ilk gösteriminden itibaren  insanların beynine kazınan bir film olmuştur. Bu filmi aslında herkes bilir. Hayatın terslikleri çok güzel anlatılmamış mı bu filmde şimdii ☹ Bunu izleyen bir çocuk şimdilerde

hayattan korkar. Filmin yönetmeni David Fincher, senaryo yazarı ise Oscar ödüllü Eric Roth’dur. Filmin başrollerini ise en sevilen karakter Brad Pitt ve Cate Blanchett paylaşmıştır. Brad Pitt var diye  anlatmıyorum bu filmi tabi ki de 😊 😊 Film 156 dakika civarında sürmekte. Filmin türü ise fantastik- dram olarak geçmekte.

Evet ballandıra ballandıra girişini yaptığım bu filmin konusuna ne zaman mı geçeceğim. İşte evet bu satırda hazır mısınız 😊

  
   Benjamin, yaşlı olarak dünyaya gelen ve hayat döngüsünü tersten deneyimleyen  bir karakterdi. 11 Kasım 1918 ‘ de New Orleans halkı 1. Dünya Savaşı’nın bitişini kutlarken bir bebek 86 yaşındaki bir adamın fiziksel görünüşüyle doğar. Bebeğin annesi doğumdan sonra ölür ve bebeğin babası bakamayacağını anlayıp bir huzur evinin kapısına bırakır. Huzurevinde çalışan Afrikalı- Amerikan çift bebeği bulur ve hamile kalamayan Queenie bebeği  kendi üstüne almaya karar verir. Bebeğin adını Benjamin koyar. Filmin aynı zamanda hikayenin devamında Benjamin’in fiziksel değişimi başlar. 1930 yılında 70 yaşında görünürken büyükannesi huzurevinde yaşayan Daisy ile tanışır ve onunla oynamaya başlar. Birkaç yıl sonra Benjamin römorköre çalışmaya gider. Mike , Benjamin ’i genel evlere ve bârlara götürür her boş zamanlarında.
Sonra uzun dönem iş için New Orleans’tan ayrılır. Rusya’da Elizabeth Abbott adlı İngiliz kadınla tanışır ve ona aşık olur. Yeni evli Elizabeth eşiyle İngiliz hükümetine casusluk yapmaktadır ve Benjamin ile bir işi vardır. 8 Aralık 1941 yılının sabahında Elizabeth beklenmedik şekilde ayrılır.
Benjamin New Orleans’a geri döner ve babası Thomas Button ile tanışır babasının tüm  mirası Benjamin ‘e kalır. Aradan zaman geçtikten sonra Benjamin Daisy ‘in New York’ta dansçı olduğunu öğrenir. Benjamin 1962 yılında yeniden Daisy ile görüşür ve ona aşık olur. Babasından kalan evi satar ve Daisy ile birlikte bir dubleks eve taşınırlar. Çiftin birkaç yıl sonra Caroline adında bir çocukları olur. Caroline 1 yaşına geldiğinde Benjamin tüm servetini Daisy ‘e bırakır ve ayrılır.
Evet filmi anlattım çok güzel değil mi. Ama unuttuğum şey var hep başlarda mı özetini geçeceğim canım filmin yapıtaşlarını ya da kitap yazarlarını .
F. Scott Fitzgerald yani Benjamin ‘in yazarı 1896 yılında ABD’nin Minnesota eyaletinde dünyaya gelmiş. Aristokrat bir babanın ve  İrlanda asıllı bir annenin çocuğudur. 1913’te Princeton Üniversitesi’ne girdi. 1. Ve 2.  Dünya savaşlarını gördü ve bunlarla alakalı eserler verdi. Dünya savaşı çağındaki kuşağa ‘’Yitik Kuşak’’ demiş ve o insanların dramlarını evrensel bir tema halinde bizlere sunmuştur. Scott 1940 yılında Hollywood’da ölmüş.


Yazarımız olan Scott’tan bahsettiğimize göre bana da İyi Seyirler demek düşer.

İyi Seyirler…



8 yorum:

  1. defalarca seyrettim herseferinde de keyifle seyrettim ...

    YanıtlaSil
  2. izlemiştim. güzel film'di. hala aklımda etkileyici sahneleri vardır.. bende iz bırakan filmlerden biridir kendisi :)

    YanıtlaSil
  3. En sevdiğim filmlerdendir.
    Cesaretinizi kaybetmediniz sadece artık daha temkinlisiniz bu da iyi bir şey :)

    YanıtlaSil
  4. Web sitemiz hakkında içerik hırsızlığı adlı bir yazı yayınladık. Çok önemli ve sizleri de ilgilendiren bir konu. Bu konu hakkında yanımızda olacağınıza inanıyoruz. Duyarsız kalmamanızı umuyoruz. Sevgilerimle Pixselle.com

    YanıtlaSil
  5. Benim de beğendiğim filmlerden, üniversitedeydim o yıllarda, zaman ne kadar da çabuk geçmiş. :)

    YanıtlaSil
  6. FİLMİNİ İZLEMEDİM, KONUSU ETKİLEYİCİYMİŞ. TEŞEKKÜRLER TANITIM İÇİN.

    YanıtlaSil
  7. gerçekten çok ilginç bir hikayeydi
    sizi izlemeye aldım

    YanıtlaSil
  8. Bir soru sorabilir miyim ? Ben de blog yazarıyım. AdSene sana onay verdi mi ? Yani benim bloğuma onay verir mi ? Kaç içerik olunca onay veriyor ? RİCA ETSEM SİTEME GİRİP BENİ BİLGİLENDİRİR MİSİN ÇOK MEMNUN OLURUM TEŞEKKÜRLER . https://kimenebe.blogspot.com/

    YanıtlaSil

YORUMUNUZ İÇİN TEŞEKKÜRLER :)