sağlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
sağlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

COVID-19 salgını; toplumun alışkanlıklarını, çalışma şeklini ve yaşam tarzını önemli ölçüde değiştirdi. Bu dönemde virüsün etkilerinden korunmak ve hayata etkisini azaltmak için zorunlu durumlar dışında hiçbirimiz sokağa çıkmıyoruz. Tabii, toplum olarak gösterdiğimiz hassasiyetin artmasıyla birlikte, e-ticaret sektörüne olan ilgimiz ve dijital tüketime uyumlanma hızımız da arttı. Salgının neden olduğu kısıtlamalarla baş etmeye çalışırken dijital çözümlerle hayatımızı kolaylaştırmanın yollarını aramaya başladığımız günlerdeyiz. 

 

Alışverişte Dijital Dönem 
Dijital dönüşüm; hayatımızın her alanında yıllardır kendini hissettirirken bugünlerde alışveriş alışkanlıklarında da yeni bir dönem başladı. Türkiye'nin uzun süredir yükselen dijital alışveriş ivmesi, tüketici alışkanlıklarının değişmesiyle COVID-19 döneminde kelimenin tam anlamıyla zirveye tırmandı. Evde kalanların sayısının her geçen gün artması sayesinde, internetten de hızlı ve güvenli bir şekilde ihtiyaçlarımızı karşılayabileceğimizi fark etmeye başladık. Elbette müşteri memnuniyeti de e-ticaret firmalarının yatırımları ve gösterdikleri özen ile doğru orantılı olarak yükseliyor. Kısacası, online alışveriş vazgeçilmezimiz olmaya doğru doğru hızla ilerliyor. Tabii, burada önemli olan gerçekten güvenebileceğimiz ve sağlığımızı ciddiye alan firmaları tercih etmek…   

COVID-19 Döneminde Nerelerden Alışveriş Yapılmalı?
• COVID-19 döneminde mümkünse temasın en az olduğu yollarla alışveriş yapmalıyız. Uzmanlar COVID-19 taşıyıcılarının temas edebileceği açık raflardan ürün almanın risk oluşturabileceğini işaret ediyor. Ortak kullanılan sepetler de mikrop, bakteri ve virüslerin yayılmasına neden olabiliyor. 
• İnternetten alışveriş, temas anlamında bizi birçok tehlikeden uzak tutuyor. Zira birçok e-ticaret firması depo sistemiyle çalışıyor. Depolarını düzenli olarak dezenfekte eden ve hijyen kurallarına uyan platformlardan alışveriş yapmaya dikkat etmeliyiz. 
• Ürün teslimi için kapıya gelen kuryelerin maske ve eldiven kullandığından, hijyene özen gösterdiğinden ve temassız teslimat yapabildiğinden emin olmalıyız. 
• Kart ya da nakit ödemeyi kapıda yapmak yerine online ödeme veya kapıda temassız ödeme seçeneklerini tercih etmeliyiz.
• Sosyal mesafeyi korumak ve riski en aza indirmek için siparişin kapı önüne bırakılması gibi yeni teslimat formülleri uygulayan firmaları da tercih edebiliriz.

Neden İnternet Alışverişine Yöneldik? 
İnternetten alışverişin bugünlerde ivme kazanmasını, tüketicilerin alışverişte değişen beklentilerine bağlıyorum. Karantina ve evde kalma uygulamalarının ilk başladığı dönemde herkes dezenfektan, makarna, kolonya, tuvalet kağıdı gibi acil gördükleri ihtiyaçları alabilmek için marketlere ve bakkallara akın etti. Her sokağa çıkma yasağı öncesinde de bu talep büyüdü ve bu yoğun talep nedeniyle marketler, müşterilerin beklentilerine cevap vermekte zorlanmaya başladı. İşte bu noktada e-ticaret avantajlı bir alternatife dönüştü ve bugüne kadar hiç online alışveriş yapmamış kişiler bile bu sitelere yönelmeye başladı.
Sonrasında açıklanan rakamlara baktığımda da bu analizin ne kadar doğru olduğunu görüyorum. Anında teslimat yapan firmalara gösterilen talep bu süreçte 3 kat artarken bu firmaların mağaza sayılarını da yüzde 50 artırdıkları bilgisi medyada önemli bir yer buldu. Yine aynı gündemde, mobil sipariş uygulamalarının da depolarını yüzde 65 büyüttüğü ve binlerce yeni işe alım yaptıkları halde yine de talebe yetişmekte zorlandıklarını duyduk.
Bu süreçte ben de dahil birçok kişinin market market dolaştığına ve aradıklarını bulabilmek için virüs tehlikesiyle daha çok yüz yüze geldiğine şahit oldum. İnternetten alışveriş birçokları gibi benim de daha sonradan aklıma geldi. Sipariş alan bir yeri zorla bulduktan sonra sipariş verdim; ancak o da ne? Teslimat için en az 4-5 gün beklemem gerektiği belirtildi. Hatta "yarın teslim" diye verdiğim siparişim bile maalesef geç ya da eksik ulaştı elime. 

Avansas Artık Evlere Servise de Başlamış
Bunca hüsranla dolu alışveriş deneyiminin ardından sonunda memnuniyet duyduğum bir alışveriş yapabildim. Sadece işyerlerine hizmet verdiğini sandığım Avansas, evlere servise de başlamış. Sadece işyeri malzemeleri satışı olduğunu düşündüğüm platform; temel gıda ürünleri, temizlik malzemeleri, ihtiyaç paketleri de satmaya başlamış. Marketlerde bulamadığım kolonya, tuvalet kağıdı, sıvı sabun hatta salça, makarna gibi ürünleri de bulup hemen sepete attım.
Verdiğim sipariş 1 iş gününde geldi; üstelik eksik ürün de yoktu.
Avansas, sadece İstanbul’da değil, çevre illerde de (Ankara, Bursa, Kocaeli, Tekirdağ) kendi araçlarıyla teslimat yapıyor, temel ihtiyaçların karşılanmasına yardımcı oluyor. Hatta temel ihtiyaçların yanında ramazan kolisi hazırlamışlar bu ay içinde akrabaya, dosta destek olmak isteyenler için. Bu detayı öğrendiğim gibi Kocaeli’de yaşayan ailem için de sipariş oluşturdum. Yine kendi araçlarıyla 1 iş günü sonrasında teslimatı gerçekleştirdiler. Kendi araçları diye belirtiyorum çünkü düzenli ve hijyenik bir sistemle siparişlerin ulaşması bu dönemde büyük önem taşıyor. Depodan sevkiyata ve teslimata kadar kendi zincirini kullanan firmalar bana daha çok güven veriyor. Alışkanlık olduğu üzere gelen ürünlerin son kullanım tariflerini, paketlenmesini, konservelerin darbe alıp almadığını kontrol ettim ve sonuç memnuniyet vericiydi. Bu nedenle gönül rahatlığıyla sizlere Avansas’ı tercih etmenizi önerebiliyorum.
 


Bir boomads advertorial içeriğidir.



Benim uzun yıllardır kullandığım ve ürünlerini aşırı aşırı aşırı beğendiğim bir firma diyebiliriz. Tüm aile boyu hatta tüm çevremin memnun kaldığı bir firma. İlk idolüm teyzem olmuştur.



 Yıllardır bu firmayla çalışıyor ve yıllardır bana ürünlerini getiriyor. Bende merak edip hep sorarım teyzeme nasıl olur bu işler diye bir baktım ki yıllar sonra bende bu işin içine girmişim. En güzel olayda ne biliyor musunuz ben teyzemin üyesi oldum ve ürünleri daha indirimli haliyle sahip oluyorum. Sizlerde şuanda bırakacağım linkten üye olarak indirimli ve birbirinden güzel ürünlere sahip olabilirsiniz. Linki bırakıyorum şuan hazır mısınızzz :))



           →→→→ farmasi üye linki tık tık tık ←←←←

    
Evet linke tıklayıp üye olup size özel fiyatlardan yararlanabilirsiniz. Farmasi ürünleri doğal ve Türkiye'de üretilmekte. Bu yüzden seçimim Farmasi. doğal olması ve kendi ülkemde üretilmesi. Bunu da geçiyorum asıl nedenim ürünlerinin aşırı kullanışlı olması. Benim makyaj ürünlerimin tamamı farmasi ve ne gördüm bu süreçte biliyor musunuz yüzümdeki sivilcelerim azaldı aynı zamanda da makyaj ürünleri tam göründüğü gibi ve cildinizi tam kapamakta fiyatıyla ürünün bir ilişkisi yok tamamen boyutuyla alakalı. Her ürününden öyle çok memnunum ki.  Şu son dönemde en çok hoşuma gidenler ise oje,far ve fondaten üçlüsü. Üye olup sipariş verebilirsiniz. linkimi bıraktım ben Üye olan arkadaşlara da özel hedieyeler bulunmakta bizzat bana geldi halada gelmeye devam ediyor. Hepinizi Bu büyük aileye bekliyorum unutmayın ki 

Cildimiz güzel günler görmeli ve bu günler Farmasi :)


Bunu da ben buldum ne güzel şeyler yazıyorum bu aralar. Özgün olmak bunu gerektirirmiş herhall :))) Hepinizi minik aileme bekliyorum birlikte büyüyelim istiyorum. ÜYELİK ÜCRETSİZZZ. Bunu soranlar olur ben siz sormadan söyleyeyim :)


Ürünleri birçok  alanda mevcut. Erkekler için bakım ürünleri,kadınlar için bakım ürünleri, sıkılaştırma ürünleri, bitkisel kahve ve çaylar,kupalar, kadınların en sevdiği Makyaj ürünleri ve bakımsal ürünler, Çocuk şampuanları ve saç açıcılar, Temizlik malzemeleri ve ve ve binlercesi için link işte buradaa bir tık kadar yakın :))
   

Şimdi asıl kahraman olan Farmasi ve ailesinin asil doktoru Cevdet Tuna'ya.




DR. Cevdet Tuna kendi formülleriyle ilaçlar yapan ve insanların hayatını kurtaran biri. Çevresinde bulduğu otlar ve değişik karışımlarla insanların merhemini bulmuş biri. Evet kendisi Farmasi'de kendi bulduğu buluşlardan ürünleri üretilen ve binlerce insanın memnuniyetle Cevdet Tuna diye bahsettiği insandır Doktor Cevdet TUNA. 



Dr. Cevdet Tuna 1923 yılında Edirne'de doğdu.  Ailenin 9 çocuğundan (Ailenin 9 çocuğu 11 üniversite bitirmiştir) 7.si olan  Anaokuluna 4,5 yaşında giden Cevdet Tuna zekası ile öğretmenlerin dikkatini çekerek 5 yaşında Gazi İlkokuluna başlamıştır sonra  1930 yılında ilk öğretim hayatına Edirne'nin Balıkpazarı İlkokulu’nda başladı. 1935 - 1941 yıları arasında Haydarpaşa Lisesi’ni bitirdikten sonra, 1941 - 1947 yılları arasında Almanya Goethe Tıp Fakültesi’ni başarı ile bitirdi. Eğitimini bitirdikten hemen sonra memleket hasreti ile yurda döndü. 1950 yılına kadar 3 yıl boyunca İstanbul Hadımköy Tabip Asteğmen olarak kendisine tahsis edilen bir atla bütün Trakya'daki birliklere ordunun tek doktoru olarak şifa dağıttı. 1952 yılında ilk profesyonel hayatına Türkiye'nin ilk 5 ilaç firmasından birini, Tege İlaç Fabrikası’nı kurarak başladı. Türkiye'de ilk öksürük şurubu, ağrı kesici hapı, yanık merhemi, öksürük tabletlerini formülize etti. İşine duyduğu aşkla her geçen gün büyüyen şirketinde her daim ilaç üretimindeki tüm aşamalarında bizzat kendisi bulunurdu. 
Türkiye'deki ilk tahlil laboratuvarlarının kurulmasında etkin bir rol üstlendi. 1977 - 1995 yılları arasında 13.500 eczanenin arka bölümündeki havanda yapılan ilaçların ham madde ihtiyaçlarının ithalatını yaptı. Yerli ilaç üreten küçük ve orta ölçekli firmalara mutemetlik yaptı. 1998 yılında Tanalize firmasını kurdu ve Farmasi, Dr. Cevdet Tuna, Eurofresh markaları adı altında üretilen 2.000 çeşitten fazla ürün üreten kozmetik üretim tesislerinin onursal başkanı olarak hayatına devam etti. Farmasi, Ömerli’deki 70.000m2'lik kendi tesislerinde günlük bin ton üretim kapasitesi ile kozmetik ürünleri üretmektedir. Yatırımlarını sürdüren Farmasi Lüleburgaz’da 400.000 m2'lik yeni arazisinde, toplam 180.000m2 alanda konumlandıracağı tesisi ve 550.000m2 alanda çalışma hedefi ile yeni projelerini sürdürmektedir. Farmasi'yi rakiplerinden ayıran en büyük özellik ise kişisel bakım, ıslak mendil, makyaj ürünleri, plastik ambalaj üretimi, tüp üretimi ve dolumu yapabilen 5 ayrı fabrikanın aynı tesis içinde bulunması yani entegre bir tesis olmasıdır. 
Toplamda 66 yıllık profesyonel iş yaşamı boyunca, çok çalışmayı ilke edinen Dr. Cevdet Tuna, yaptığı her işte insan kaynağının çok önemli olduğu bilinci ile insan yetiştirmenin en büyük yatırım olduğuna inanmıştır. Her zaman dürüstlüğü, çalışanlarına verdiği önem, ailesine verdiği değer, doğayı ve hayvanları çok sevmesi ile çalışanlarının ve dostlarının hayranını kazanmıştır.Ayda bir gün, oğlu Sn. Hakan Tuna yönetiminde olan Farmasi tesislerini ziyaret ederek eski formülleri hakkında yöneticilerle sohbetler gerçekleştirmiştir. Basını yakından takip ederek rakip analizleri ve derlediği haber ve ilanlarla ArGe ve Pazarlama departmanlarına da destek vermiştir. Dr. Cevdet Tuna, 1 Mayıs 2017 tarihinde 94 yaşında vefat etmiştir.


     Ürünleri bu aralar aşırı önplanda VE aynı zamanda kendiyle ilgili küçük bir bilgi daha vereyim 1998 yılında Tanalize firmasını kurdu. Farmasi / Dr.Cevdet Tuna markası adı altında Onursal Başkanlık yapmıştır.

İyi bir uyku için Altın kurallar. 

Ömrümüzün 1/3 ünden fazlasını ayırdığımız uyku,
dünyadan kopuk yaşadığımız o üçte bir'lik zaman dilimi.
daha net bir örnek ile: 75 yaşındaki bir insanın ömrünü geçirdiği 25 yıllık süre..

uyku sağlıklı bir yaşamın en önemli faktörü.
peki hayatımızda bu kadar önemli bir etmen olan uykumuza ne kadar önem veriyoruz.

Bu vereceğimiz 10 ipucu kolayca uykuya dalmanıza,
bir bebek gibi uyumanıza ve dünyayı fethetmeye
hazır olmanıza yardımcı olacaktır.



Kural #1: 
20 dakikadan fazla uyuya kalmaya çalışmayın!
Uykuya dalmak için harcayacağınız maksimum süre 20 dakikadır.
20 dakika sonra hala uyanıksanız, bir kitap okuyumayı deneyin,
tv izlemek yada müzik dinlemekten kaçının.
Huzursuz bir sekiz saatlik uyku yerine altı saatlik sıkı bir uyku daha iyidir.


Kural # 2: 
Bir Uyku alışkanlığı geliştirin..
bu alışkanlığı geliştirmek, yatma vakti geldiğini bilmek
için vücudunuzu eğitmek için harika bir yoldur.
Çizginin ilerisindeki bazı alışkanlıklardan ödün verseniz bile,
bedeniniz belirli kalıplara alışmış olacak ve uykuya dalmayı kolaylaştıracak.

Kural #3:
Yatak odanızı en ideal sıcaklıkta tutun
Uyumak için ideal sıcaklık 18- 21°C'dir.
Odanızı bu optimum sıcaklık aralığında tutmaya ek olarak,
odanızın uygun şekilde havalandırıldığından emin olunması önemlidir.

Kural #4: 
Uyumadan önce sıcak banyolardan kaçının
Sıcak bir banyo veya yatmadan yatma saatine çok yakın duş almak vücut ısınızı yükseltir
ve uykuya dalmayı zorlaştırır.

Kural #5: 
Uyumaya çalışırken ışıklardan ve seslerden kaçının
Dışarıdan gelen ışıklar ve sesler uykuya dalmayı zorlaştırabilir.
Yüksek sesle müzik dinlemek veya yatmadan önce elektronik cihazlar kullanmaktan kaçının.


Kural #6: 
Akşam yemeğinde fazla yemek yemekten kaçının
Yatmadan önce fazla yemek, uyanıklık seviyenizi artırabilir ve gece boyunca daha sık uyanmalara neden olabilir.
Uykuya dalmanıza yardımcı olmak için  bir çay bardağı kadar ılık süt içmeyi deneyin.
mevsimine göre 1-2 dilimi geçmeyecek kadar meyve yemekte faydalı olacaktır.



Kural #7: 
Gün boyunca aktif olun
Araştırmalar, gündüz fiziksel olarak aktif olmanın, geceleri uyumayı kolaylaştırdığını göstermiştir.
Uyumadan önce dört saatten fazla çalışmayı unutmayın,
yoksa uykuya dalmaya çalışırken kendinizi daha uyanık hissedebilirsiniz. :)


Kural #8: 
Düzenli bir uyku programına bağlı kalın
Yapılan en önemli hatalardan biride hafta içi ve hafta sonu uyku saatlerimizi değiştirmek.
#2  numaralı altın kuralımıza her şart altında bağlı kalmaya çalışın.
Vücudunuzu düzenli bir uyku programında tutmaya çalışın.
Hafta içi ve hafta sonları aynı uykuya ve uyanma saatlerine bağlı kalın.

Kural #9: 
Doğal veya mavi ışıkların yardımıyla uyanın
Doğal güneş ışığına uyanmak, tazelenmenin en iyi yoludur.
Perdelerinizi bir karış kadar açık tutmayı deneyebilirsiniz.
veya doğal gün ışığını taklit eden "mavi led" ışıklı bir cihaz ile uyanmayı deneyebilirsiniz.

Kural #10: 
Uyandığınızda vücudunuzu ısıtın.
Gece boyunca, vücudunuzun iç sıcaklığı daha iyi uyumanıza yardımcı olmak için soğur.
Uyandıktan sonra, tamamen uyanık ve ayık olmak için tekrar ısınmanız gerekir.
gece yapmaktan kaçındığımız ılık duş, sabah yapıldığında faydalı olacaktır.

Konuk yazar: Ephendy

D Vitamini çoğu insanın yanlış bilgisiyle ve yönlendirmesiyle insan sağlığına olumsuz etki yaratmaktadır. Özellikle de son zamanlarda insanlar hastaneye gidip vitamin değerlerine baktırmak yerine o vitaminleri bulunduran yiyecekleri yemektedir. Her şeyin fazlası vücudumuza zarar verebilmektedir. Peki bu D vitamininin yararı ve zararı nedir ? 



D VİTAMİNİ NEDİR ?

    D vitamini, yağda çözünen, karaciğerde ve yağ dokuda depolanan vitamin çeşitlerinden biridir. Yetişkinlerde ve çocuklarda bulunması gereken en önemli vitaminlerin başında gelir.  D2 ve D3 olarak iki tipe ayrılmaktadır.

     Nedir Bu Birbirinden Ayrılan D2 VE D3 ?


     D2 ve D3 vitaminleri reçetesiz alınabiliyor. Değerlerinizi ölçttürmeden vitaminleri almamanız vücudunuz açısından daha sağlıklıdır. Bu D vitaminlerinin  bağışıklık sistemini güçlendirdiği, yorgunluğa, kas zayıflığına, kemik ağrısına ve depresyona iyi geldiği söylenmektedir.. Ayrıca kanserden ve yaşlanma kaynaklı sorunlardan korunmayı sağladığı ifade ediliyor.

     D3 vitamini balık da dahil olmak üzere hayvanlarda bulunuyor ve güneş ışığına temas halinde derinin ürettiği bit vitamin türüdür. D2 vitamini  ise mantar gibi bitkisel gıdalarda bulunmaktadır.


Fakat şu da bilinmelidir ki güneşlenmek vitamin fazlalığı almak  ya da vitaminin zehirlemesi anlamına gelmemektedir. Güneş ışınları fazla ışınları aynı zamanda geri yansıtmaktadır. Bu nedenle vitamin zehirlenmesi güneş ışınları ile meydana gelmemektedir.

 D3 Vitamini daha etkili olduğundan vitamin takviyelerinde bu tür tercih edilmektedir.
   Güneşten ve besinlerden alınan D vitamini, karaciğerde ve böbrekte değişime uğrayarak daha etkili bir kimyasala dönüşmektedir. D vitamini azlığı kaslarda da zayıflığa ve yorgunluğa neden olur.

Kimlerde D Vitamini Düzeyine Bakılmalıdır?
•    Kemik hastalığı olan kişiler (osteomalazi, osteoporoz, paget vs.),
•    D vitamini eksikliğini düşündüren kas-iskelet sistemine ait semptomları olan kişiler,
•    D vitamini eksikliği ve yetersizliği konusunda risk faktörleri olanlar (koyu tenli kişiler, güneş ışığından yeterince yararlanamayanlar, yaşlılar, obezler, kısa aralıkla sık hamile olanlar, emziren kadınlar, malabsorbsiyon durumları, anti-konvülsan ve glikokortikoid ilaç kullanımı vs.).

D VİTAMİNİNİN EKSİKLİĞİNDE NELER OLUR ?

     D vitamini eksikliği kişilerde; kanser, kronik yorgunluk, diyabet, hipertansiyon, depresyon, romatizma ve kalp hastalıkları gibi sağlık sorunlarına yol açabilir. 

    D vitamini eksikliği; kemik yoğunluğunu da olumsuz etkiler ve kemik hastalıklarına davetiye çıkarır.
    D vitamini eksikliği, vücudun tüm sistemlerini etkilemekte ve pek çok hastalığa davetiye çıkarmaktadır. Günümüzün yaşam koşulları, kapalı ortamlarda çalışmak, açık hava aktivitelerini yeterince gerçekleştirmemek, yetersiz beslenme D vitamini eksikliğini artırmaktadır.


D vitamini eksikliği, her yaş grubunu etkileyen ve önemli sağlık sorunlarının ortaya çıkmasına sebep olan bir etkendir.

   D vitamini eksikliği çeşitli belirtilerle ortaya çıkabilmektedir. D vitamini eksikliği belirtileri aşağıdaki şekilde sıralanabilir:

Genel vücut ağrısı

Yorgunluk
Yürümekte zorlanma (denge problemi) 
Kemik ağrısı
Kuvvet kaybı
Saç dökülmesi
Baş ağrısı
Depresyon
Değişken ruh hali
Uykusuzluk 

D vitamini eksikliğinde görülen hastalıklar konusunda risk altında olan kişiler

Açık tenliler

Yaşlılar
Diyabet hastaları
Kapalı ortamlarda çalışanlar ve kapalı giyinenler
Yüksek faktörlü güneş koruyucu kullananlar
Böbrek ve karaciğer hastalıkları olanlar
Beslenme bozukluğu olanlar
Mide ameliyatı olanlar
Gebelik ve emzirme döneminde olanlar
Epilepsi ilacı kullanan kişiler
Kortizon kullananlar 
Çölyak hastalığı olanlar
Peki D vitamini seviyesi  kaç olmalı ?
*Fazla Düşük D Vitamini Seviyesi: 30 nmol / L'nin altında (12 ng / mL)
*Hafif Düşük D Vitamini Seviyesi: 30 nmol / L (12 ng / mL) ile 50 nmol / L (20 ng / mL) arasında
*Normal D Vitamini Seviyesi: 50 nmol / L (20 ng / mL) ile 125 nmol / L (50 ng / mL) arasında
*Yüksek D Vitamini Seviyesi: 125 nmol / L'den (50 ng / mL) yüksek

D VİTAMİNİN FAYDALARI NELERDİR?

·         Kasları ve kemikleri korur
·         Diyabete karşı korur
·         Bağışıklık sistemini korur
·         Kalp sağlığını korur

D VİTAMİNİNİN ZARARLARI NELERDİR ?

    Fakat fazla D Vitaminini vücudumuza aldığımızda bazı zararlar oluşturmaktadır. Bu zararlar bir kaynakta şöyle anlatılmıştır.

‘’Yüksek D vitamini seviyesi, organlarda ve yumuşak dokularda kalsiyum birikimlerine yol açabilmektedir. Bunun sonucunda da böbrek taşı, yüksek tansiyon atakları görülebilmektedir. Ayrıca D vitamini fazlalığı kanda kalsiyum yükselmesine, böbrek hastalıklarına, böbrek taşlarına ve damar sorunlarına yol açabilmektedir. Fazla D vitamini zehirlenmelere yol açabilmekte ve bu zehirlenme sonucunda gelişen böbrek yetmezliği ve kalp yetmezliği ölüme sebep olabilmektedir. Erken toksisite (zehirlenme) belirtileri kemik ağrıları, sersemlik, ağız kuruluğu, kabızlık, sürekli baş ağrısı, susuzluk, kas ağrısı, iştahsızlık, mide bulantısı, kusma, düzensiz kalp atışı şeklinde görülebilmektedir. Kronik toksisite belirtileri ciltte kaşıntı, mide bulantısı, cinsel isteksizlik, şiddetli mide ağrısı, psikiyatrik problemler, kemik ağrısı, idrarda bulanıklık, gözlerin ışığa karşı hassas olması, kusma gibi durumlarla kendini belli edebilmektedir.’’

PEKİ D VİTAMİNİ HANGİ BESİNLERDE BULUNUR ?

    D vitamini içeren besinleri vücudumuza eklememiz gerekmektedir. Unutmayalım ki fazlası zarar olan vitaminlerden biridir. D vitamini nelerde var sorusuna yanıt olarak aşağıdaki besinler sıralanabilir:

Yağ bakımından zengin olan balık çeşitleri (somon, uskumru, ton balığı, sardalye)

Süt ve süt ürünleri
Yumurta
Portakal suyu gibi doğal meyve suları
Tavuk ciğeri
Balık yağı 
Tahıl ürünleri 
Yonca
Isırgan otu
Maydanoz

KAYNAKÇA : MEMORİAL HASTANESİ D VİTAMİNİ İLE İLGİLİ MAKALESİ
Vitamin kelimesi etimolojik köken olarak; Latincede ki "Vita" kelimesinden geliyor.
Anlam olarak ise: [YAŞAM, HAYAT] ifadesinin karşılığı..

Vitaminler hayatın vazgeçilmez elemanlarının başında geliyor..
Uzmanlar, vitamin olmadan sağlıklı bir yaşamdan söz edilemeyeceğini belirtiyor.
Günümüz dünyasının ruhsal ve fiziksel yıpratıcı etkilerine karşı bizi koruyan bir zırh desek yanlış olmaz.
İşte, bu yıpranma etkilerini en aza indirebilmek için almak zorunda olduğumuz vitaminler, vücut fonksiyonlarımızın düzenli işlev sağlayabilmesi için son derece önemli.

Çocuklarda büyüme, hücre yenilenmesi, metabolizma faaliyetlerinin düzenlenmesi ve enerji üretimi için oldukça yardımcı elemanlar olan vitaminler, yağda eriyen ve suda eriyen olmak üzere ikiye ayrılırlar.
Yağda eriyen vitaminler:  A - D - E - K vitaminleri.
Suda eriyenler: B vitamini grupları - C - H vitaminleridir

Vücudumuz D ve K vitaminlerini kendisi sentezleyebilirken, yaşam için gerekli olan bu vitamini dışarıdan yediklerimiz yoluyla almamız gerekiyor.
(Tabii suni olarak değil, gıdalardan aldıklarımızdan bahsediyoruz)

"Bu yazımda -B12- vitamininin önemine, eksikliği halinde yaşanabileceklere ve hangi kaynaklardan edinebileceğimize mercek tutmak istedim".


B12 vitamini, kan hücreleri ve sinir sistemi üzerindeki etkilerinden dolayı ayrı bir öneme sahip.


B12 vitamini, kemik iliğinde kırmızı kan hücrelerinin oluşmasında görev alıyor.
yeterince alınmadığı durumlarda, kan hücrelerinin üretimi yavaşlıyor ve üretilen kan hücreleri güçsüz olabiliyor.
Ayrıca sinir hücrelerinin sağlığının korunmasını ve sinir sistemimizin daha düzgün çalışmasını sağlıyor.

B12 vitamini vücudumuz tarafından sentezlenemiyor. O sebeble beslenme yoluyla almamız gerekiyor,  ancak vücudumuz tarafından gerektiğinde kullanmak üzere depolanabiliyor.. Hatta bu depolayabilme süreci bir kaç yıla kadar uzayabiliyor.

B12 Eksikliğinde neler yaşarız?

Yetersiz ve düzensiz beslenme, bu vitaminin eksikliğinde en önemli etken. 
Yoğun ve sık görülen Diş eti kanamaları B12 eksikliğinde dikkat edilmesi gereken;
ciddi ve hafife alınmaması gereken göstergelerden biri. 
Ayrıca :
Depresyon ve karmaşık ruh hali,
Odaklanma problemleri,
Hafızamızda yetersizlik,
Aşırı yorgunluk hali,
El ve ayak parmaklarında uyuşma,
İştahsızlık ve kansızlık.
B12 eksikliğinde yaşanabileceklerin bazıları.. 
Bu sebeble en azından yılda bir kere bünyemizdeki B12 miktarı ölçümü yaptırmamızda yarar var.

B12 vitamini eksikliği nasıl oluşuyor? 

İşin  uzmanları yetişkinlerde günlük alınması gereken dozun 2.4 mcg olması gerektiğini belirtiyorlar, bu miktarın altında kalındığında eksiklik kaçınılmaz.. 
Bunun dışında; 
Mide asidini düzenlemek için kullanılan ilaçlar , Metabolik sendrom ve insülin direnci için kullanılan ilaçların da B12 eksikliğine sebep olduğu yapılan araştımalar ile gün ışığına çıkmış.

Gelelim en merak edilen mevzuya :)

B12  vitamini nerelerde bulunur?

B grubu vitaminleri 8 değişik tür barındırıyor.
B1 (tiamin)
B2 (riboflavin)
B3 (niasin)
B5 (pantotenik asit)
B6 (piridoksin)
B10 (biotin)
B11 (folik asit)
ve
B12 (kobalamin)


B grubu vitaminler tahıl ve hububatlarda bulunabilir.. Ama maalesef bu B12 vitamini için geçerli değil.. B12  vitamini sadece ve sadece hayvansal gıdalarda mevcuttur, yani yediğiniz fasülye'den diğer B vitaminlerini alabilirken, B12 için sadece hayvansal gıdalar tüketmemiz gerekiyor..

Bu sebeble, Vegan yaşam biçimini benimseyenlerin ciddi risk altında olduklarını belirteyim.

ENÇOK BARINDIRAN GIDALAR:


Dana karaciğeri, tavuk ciğeri, uskumru, somon, ton balığı, yengeç, karides, alabalık, kırmızı et, süt, yoğurt, yumurta ve peynir çeşitleri.
istanbul efendisi
Konuk yazar: Ephendy