merak edilenler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
merak edilenler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

 


Sarp Levendoğlu 25 Aralık 1981 yılında dünyaya geldi. 41 yaşında olan Sarp Levendoğlu oyunculuğun yanında yönetmenlik de yapmaktadır. 

Sarp Levendoğlu ilk oyunculuk deneyimine altı yaşında başladı. Saint Benoit Lisesi'nden mezun olan Levendoğlu İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde Görsel İletişim Tasarımı okudu ve İstanbul Kültür Üniversitesi oyunculuk bölümünü bitirdi. Yönetmen Mustafa Altıoklar'ın yeğeni olması dolayısıyla ilk oyunculuk çalışmalarını onun projelerinde yapmıştır. 

Lise Defteri, Çınaraltı, Emret Komutanım, Zeliha'nın gözleri adlı dizilerde ve O Şimdi Asker ile Emret Komutanım Şah Mat adlı sinema filmlerinde rol almıştır. Emret Komutanım ve Gece Gündüz dizilerinde yönetmenlik de yapmıştır. Sarp Levendoğlu final yapmış olan Küçük Ağa dizisinde de rol almaktaydı. Savaşçı dizisinde de Haydar Bozkurt rolünü üstlenmiştir. 2021 Kasım'da başlayan Alparslan: Büyük Selçuklu dizisinde Romen Diyojen'i canlandırmaktadır.

SARP LEVENDOĞLU EVLİ Mİ?

Sarp Levendoğlu Küçük Ağa dizisinde başrolü paylaştığı meslektaşı Birce Akalay ile 1 Ağustos 2014 tarihinde nikah masasına oturdular. Ancak oyuncu çiftin evlilikleri kısa sürdü ve 2017 yılında boşandılar.

SARP LEVENDOĞLU HANGİ FİLMLERDE OYNADI?

Sarp Levendoğlu'nun oynadığı filmler:

O Şimdi Asker

Emret Komutanım Şah Mat

Deliormanlı

Sarp Levendoğlu'nun oynadığı diziler:

Lise Defteri

Çınaraltı

Emret Komutanım

Zeliha'nın Gözleri

Gece Gündüz

Mor Menekşeler

Küçük Ağa

Savaşçı












KAYNAKÇA: https://www.mynet.com/sarp-levendoglu-kimdir-nereli-ve-kac-yasinda-emret-komutanim-in-ustegmen-levent-i-sarp-levendoglu-evli-mi-hangi-filmlerde-oynadi-388841-mymagazin



Merhaba,
Biliyorsunuz ki artık youtube’dayım. Sizlerden yardım istiyorum. Ne tür içerikler paylaşmamı istersiniz?



Yorumlara lütfen belirtin. Youtube nerden esti de başladım diye sorarsınız. Uzun zamandır blog yazıları yazıyorum. Biliyorsunuz. Dedim ki kendime benim bir yerden başlamam lazım. Çünkü bu işimi severek yapıyorum. Bende bloğumu youtube ile bağlamayı düşündüm. Kasılmam dedim. Rahat bir video çekerim diye düşündüm ve youtube kanalımı açtım. Abone olmayı unutmayın.

Ne tür içerik paylaşmamı istersiniz?
Yorumlarda belirtinizz 😊
Sizleri seviyorum ailem..


Şimdi geldik bu aralar napıyorum sürecine.



      Bu aralar biliyorsunuz ki bir virüsümüz var başımıza bela. Bu virüsten dolayı tabiki hepimiz kendimizi kısıtladık bazı konularda. gezmemek ve dışarılarda çok durmamak gibi Çoğu aktiviteden uzağız. Bende öyle. Virüs ortağa çıktığı ilk dönemlerde bende herkes gibi evimden işimi yaptım home office dediğimiz tabirde çalıştım. İş ortamına alışınca ev ortamı aşırı sıktı ama başka yapacak birşeyimiz tabiki yok...

   Virüste azalmalar meydana gelince bende tekrar iş hayatıma döndüm ilk dönüşümde o kadar korkuyordum ki yolda yürümeyi unutmuş gibiydim. 2 aydır sokağa çıkmamıştık sonuçta. Metrolarda metrobüslerde kendimi o kadar çok tedirgin hissediyordum ki sizlere anlatamam. Sanki metroda tutunsam virüsü alıp ölecekmişim gibi bir psikolojiye girdim. Eldivensiz binmedim bir dönem. Sonra eldiven falan takmayın denilince çıkardım eldivenleri.

   7 aydır işe gidip geliyoruz tabiki hala büyük korku ve tedirginlik içindeyim. Bir kere insanlar aşırı dikkatsiz duyarsız. Maskeni tak diyorum birisine eline almış maskeyi sallıyor. nasıl bir ironi ? Virüs korunana geliyor bu insanlara bulaşmıyor. Virüs bulaşsa da bir korksalar  belki maskeyi elinde sallamamayı öğrenip ağızlarına takarlar. Maske korumuyolar diyenlere de ayrı bir kıl oluyorum bazende neyssss

İnsanların hangi birini eleştiricem ailem. Umarım hepiniz bu zorlu dönemde sağlıklı ve formunuzdasınızdır. İki üç tane blogger arkadaşımla konuştuk onlar da aynı dönemde çok zorlu süreçlerden geçmişler. Onlarda benim gibi oturup yazıyla anlatmışlar herşeylerini. Can sıkıntısından yazıya vurduk bizde kendimizi iyi mi :)


     Şimdilerde iş hayatında aynı şekilde  devam. Benim sağlık durumumu merak edenler gayet iyiyim. Şuanda daha  bitmiş değil virüs dikkatli olmakta çok ama çok fayda var.

    Youtube kanalıma başladım. Video içeriği üretmekte bana yardımcı olun lütfen yorumlara bekliyorum görüşürüzz :))





Maskesiz durmayın. sosyal mesafeye dikkat edin. Maske takmayanları lütfen uyarın diyorum sağlıcakla kalın.



 

     Merhaba bu aralar bayadır bir planım vardı uygulamaya sokamadığım artık yazayım dedim şu yazıyı yazmadan önce bir halinizi hatrınızı da sorayım değil mi nassınız 😊

     Bu aralar çok yoğun günler geçiriyorum ev taşıma yerleşme iş okul derken bloğu ihmal etmemek için taslaklardan yazılarımı sizlerle hep paylaştım. Artık benim ve blogumunda bir youtube hesabı var biliyorsunuz abone olabilirsiniz hemen buraya bir link bırakıyorum tık tık tık

     Evet güzel bir günün sonunda geldik yazının aslına bugün size bir butikten bahsedeceğim. ‘’Kiraz Çiçeği Butik’’. 



      Bu yazıyı yazacağımdan kendilerinin haberi var. Kiraz çiçeği butiğin tasarımcısı Dilan Uludağ’dan bahsedeceğim sizlere. Minik ama büyümeyi hedefleyen bir butik. Yazıda ilerlemeden önce hemen buraya bir instagram butik sayfasını bırakıyorum. İnceleyin derim. Tıktık tık

       Butiğin aynı zamanda youtube hesabı da mevcut hemen ona da bir tık ile abone olabiliriz destek tam destek olsun 😊 link için tık tık tık..


     Gelelim artık kiraz çiçeği butik sayfasının tasarımcısı Dilan Uludağ’a.



      Dilan 07.01.1995 yılında İstanbul’da doğdu. Sevenleri ona diloş der genelde bende dahil 😊 bu detayı geçiyorum şimdi evett.

      Lise öğrenimini İstanbul’da tamamladı. El işine çok küçük yaşlarda başladı ve kendini bu alanlarda geliştirdi. El işi dergileri ve videoları izleyerek geçirirmiş küçüklüğünü. Küçüklükten gelen bir hayali olan ürünlerini tasarlama sevdasına şimdi kavuştu ve butik sayfasını 24 ocak 2020 tarihinde açtı. Tek başına çalışıp siparişlerini hazırlıyor.

     Bu alanda gelişmek istediğinden sürekli kendini yenilemeyi seviyormuş. Yeniliklere ve yeni fikirlere açık olduğunu belirtti Dilan. Sizlere birlikte yaptığımız sizlerin yerine benim dilana sorduğum sorularla bir röpartaj oluşturduk. Aşağıya videonun linkini bırakacağım. Bakın derim.


  

        Dilan şiir okumayı ve kitap okumayı çok seviyormuş.  El işi dışında yaptığı iki şey genelde şiir yazmak ve kitap okumak. El işi dışında uğraştığı birde işi var elişini hem hobi olarak seviyor hem de yaparken mutlu oluyor. Denizi çok seviyor . Beykoz ve Sarıyer en sevdiği iki yer. Farkındasınız ki denize sıfır iki yer burası😊

       Taklitler yapmayı sever ve çiçekli her ürüne bayılır çiçek hastası bizim kız. Fotoğraf çekilmeye bayılır.  Doğum günü gibi özel günlerin kutlanmasını hiç sevmez. Fotoğraf çekilmeye ve çekmeye bayılır.

       İleride işletmeye dönüştürmeyi hedeflediğini söyleyen Dilan yükselmenin de peşini bırakmayacağını söylüyor.

      Dilan' a hayatında başarılar diliyor güzel güzel yükselişler diliyorum.


Desteklerinizi bekliyoruz arkadaşlar şimdiden teşekkürlerrrr sizleri seviyorum 😊

 



youtube röpartaj videomuz : https://www.youtube.com/watch?v=-fSfoyuHgKE&t=165s


CZN Burak diye bildiğimiz ama gerçek adı Burak Özdemir olan CZN Burak Hatay Medeniyetler Sofrası Aksaray'ın sahibi olan Türk bir şef ve restoran. Türk ve Lübnan tariflerini hazırlama ve sunma tekniği, genellikle doğrudan kameraya gülümseyerek bakarken, onu internette ünlü yaptı.

CZN Burak kimdir ? Kaç yaşındadır ? işte sorularımızın cevabı


         Burak Özdemir, 24 Mart 1994 tarihinde Hatay’da dünyaya geldi. Açık Öğretim Fakültesinde eğitimini sürdüren Burak Özdemir, küçük yaşta dede mesleğini sürdürmeye karar verdi. Henüz 25 yaşında olan Burak Özdemir,13 yaşından bu yana babası İsmail Özdemir'in yanında çalışmaya, esnaflık yapmaya başlayan Burak Özdemir, 16 yaşında babasıyla birlikte İstanbul Aksaray'da "Hatay Medeniyetler Sofrası" ismiyle bir dükkan açmış.  Hatay'da dedesine ait olan küçük bir lokantayı işletmeye başladıktan sonra İstanbul'da 2011 yılında ilk şubesini açtı. Taksim, Etiler gibi İstanbul’un birçok ilçesinde Şubeleri bulunmakta ve aktif halde çalışmaktadır.





NEDEN CZN İSMİ ?


            Burak Özdemir'in dedesi kebapçılık mesleğiyle uğraşmasına rağmen Czn Burak'ın babası tekstil sektöründe faaliyet göstermiştir. Burada bir dönem çalışmaya başlayan Burak Özdemir, tekstil firmasında çalışırken buraya gelen yabancı müşteriler adını telaffuz etmekte zorlanınca o da babasının sahibi olduğu firmasının adı olan Cinzaro'nun kısaltması olan CZN'yi kullanmayı tercih etti.O dönemlerde sosyal medya hesabının başına eklediği bu lakap bugünlerde bir çok insan tarafından Burak Özdemir isminden daha fazla bilinir oldu.



HATAY MEDENİYETLER SOFRASI NEREDE VE AĞIRLANAN ÜNLÜ KİŞİLER KİMLER?

       Kısa sürede işini ve iş yerlerini büyüten Czn Burak, şu anda 4 şube ile İstanbul'da hizmet veriyor. Hatay Medeniyet Sofrası şubeleri Taksim ve Etiler gibi "lüks" yerlerde de faaliyete geçmiş durumda. Müşterileri sadece Türk değildir. Yabancı turistlerinde uğrak noktası olan Hatay Medeniyetler Sofrası leziz yemekleri ile misafirlerini ağırlamaya devam etmektedir.

        

      CZN Burak'ın "Hatay Medeniyetler Sofrası" mekanına başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere sanat ve ünlü camiasından bir çok isim de gidiyor. Merve Boluğur, Kıvanç Tatlıtuğ ve Ajda Pekkan gibi pek çok isim Hatay Medeniyetler Sofrasında Czn Burak'ın misafiri oldu. 




         CZN Burak, her videosunda "güler yüzüyle" yemeklerini hazırlayıp ortaya mükemmel lezzetler sunuyor. Czn Burak reklamını sosyal medya aracılığıyla paylaştığı "yemek" videolarıyla yapıyor.

    



   Uzun süredir gündemde olan yazar Gülseren Budayıcıoğlu, Ankara'da doğmuştur. 1947 yılında doğmuş ve ilk ve orta öğrenimini TED Ankara Kolejinde tamamladıktan sonra,1966 yılında Ankara Üniversitesi Tip Fakültesini kazanmıştır.

   1977’de uzman oldu ve 1982 yılına kadar öğretim görevlisi olarak çalıştı. 1982 yılında üniversitede doçent olmak üzereyken, tercihini hocalıktan değil, doktorluktan yana yaptı ve üniversiteden ayrıldı. 23 yıl Ankara’da serbest hekim olarak çalışan Gülseren Budayıcıoğlu, 2005 yılında yine Ankara’da, en büyük hayalini gerçekleştirerek Türkiye’nin ilk ve tek psikiyatri merkezi olan ve ülkemizdeki her kesimden insanın başvurabileceği “Özel MADALYON Psikiyatri Merkezi” ni kurdu.

  
    Öğrencilik yıllarında TRT radyosunda ve televizyonunda spikerlik ve sunuculuk yaptı. 


 Hastaları ile olan görüşmelerinden yazdığı "Madalyonun İçi " adli eserini  psikiyatr hastanesindeki  hastalarından esinlenerek yazdı. 
2011 yılında ilk baskısı çıkan Hayata Dön dizisi İstanbullu Gelin ismiyle televizyona uyarlandı.

   Televizyonda şuanda çok fenomen olan ''Doğduğun Ev Kaderindir'' adlı dizi Gülseren Budayıcıoğlu'nun ''Camdaki Kız'' adlı kitabından esinlenilerek hazırlanılmıştır.


ESERLERİ

  • Günahın Üç Rengi
  • Hayata Dön
  • Kral Kaybederse 
  • Madalyonun İçi

  Kendinize de bu soruyu sorduğunuzu duyar gibiyim. Herkesin dilinde bu aralar yurtdışında yaşamak, oralarda okumak ve bir kere de olsa gezip görme istemi var. Peki neden bu istek? Bunun cevabını içimize sorarak cevaplandırabiliriz. İnsanlar kaçmanın bir çözüm olduğunu düşünür hep ve belki de bu yüzdendir yurtdışına gitmeler.




Peki neden yurtdışı?
   Genelde eğitim ağırlıklı Türkiye’den çok sayıda öğrenci her yıl yurtdışına seyahat etmekte. İlk gitme sebeplerimizden biri eğitim ya da eğitimciler bunlar beyin göçü, sonrasında yurtdışında işsizliğin azlığı ve iş bulma amacıyla ekonomik göç ve tabi ki genellikle gezmek görmek… Neden gitmeli ve görmeliyiz diyorsanız eğer;


·         İş imkanı ve emeğe saygı çok çok fazla. İnsanlar birbirlerine saygılı.

·         Dil öğrenmek isteyenler ya da dil öğrenmiş ama kendini daha çok geliştirmek isteyenler bir sürü insan topluluğuna girmeniz kolaylaşıyor. Diliniz ile arkadaş çevrenizi geliştirebilirsiniz ve bu sayede daha çok yer keşfedebilirsiniz.

·         Hem tatil yapıp hem çalışabilirsiniz. Çalışacağınız işyerinin size sponsor olması ve çalışma izninizi alması gerekiyor. Hem tatil hem iş istiyorsak önce işimizi ayarlamamız gerekli.

·         Yurtdışında İngilizce öğretmenine, grafikere, turizmciye ve iyi bir müzisyene her daim iş var.
·         Eğitim için kesinlikle gidilir. Devlet üniversitesi yurtdışında da mevcut. Tek gereken pasaport ve okul puan durumunuz.


·         Okulunuz eğer yurtdışındaysa seyahat etme sıklığınızda artacak. Yurtdışında seyahat etmek eğitimin bir parçası.

·         Kanada, Almanya, Avustralya ve Ukrayna bu aralar herkesin dilinde. Özellikle Türkiye’den Ukrayna’ya giden çok sayıda Türk varmış.

·         Yurtdışı düzenli ve takıntılı insanlarla dolu. Buna da dikkat etmek gerek.

·         İnsancıl bir sürü türk barınıyor tabi ki adım başı bir türke denk gelebilirsin.





        Bilinenler bunlar benim açımdan. Genelde herkes okumak için yurtdışına gitmekte. Yeterli maddi birikimin varsa yurtdışında okuma fırsatını kaçırmayın derim. Benden bu kadar 😊


Netflix’te ben hiç dizi izlememdim. Amam gündemdeki dizilerden birkaçını insanlara sordum. İnsanların en çok izlediği 5 diziyi sizin için yazmaya karar verdim. 

O halde hepinize iyi okumalar diyorum ve başlıyorum.😊😊😊
  • En çok sevilen ve bu aralar herkesin dilinde olan La Case De Papel.

            Konusunu benim gibi izlemeyen herkes merak etmekte. Dizide bir soygun hikayesi anlatılmakta. Soygunun başında Profesör lakaplı biri İspanya Kraliyet Darphanesi’ni soymak için ekibini toplar. Profesör her biri farklı alanlarda ün yapmış kişileri bir araya getirir ve 5 ay boyunca evde soygun planı yapılır. 5 ayın sonunda soygun planını devreye sokarlar fakat hayatın içerisinde planlamadıkları ayrıntılarla karşı karşıya kalırlar.


  •  Eskilerden gelen fenomenliğiyle Narcos.

            Eski bir dizi olmasına rağmen hala izlenmeye devam etmekte. Pablo Escobar’ın hayatının anlatıldığı ve son yıllarda dizi sektörüne damga vuran harika bir yapım deniyor.
  • Peki Dark ’ı izleyenler?

            Son zamanların en çok izlenen 2. Filmi olmaya aday bir dizi. Almanya’ nın Winden kasabasında geçiyor. Winden kasabası küçük olduğundan herkes birbirini tanımakta. Bu saki ve küçük kasabanın sessizliği Mikkel adında bir çocuğun gizemli bir şekilde kaybolması ile başlar. Mikkel ’in ailesi ve tüm kasabalı halk bu gizemli kaybolmanın atdından tedirginliğin başladığı bir sürece girerler.

  •  Türkçesi Arkadaşlar Yalan Söylemez olan Stranger Things.

         80 ‘li yıllarda koybolan Will adlı çocuğun aranmaya başlamasıyla devam eden bir dizi. Bu aramalarda Will ile ilgili hiçbir ipucuna rastlanmaz. Bu aramalar sırasında gizemli bir kızın ortaya çıkmasıyla olayların akışı iyice değişmeye başlar. Korku, fantezi, gerilim, olağanüstü olaylar ve dram konularıyla dizinin hakkını da vermiyor değil.
  •  Her anı farklı konu Black Mirror.

            Bu dizinin her bölümünde farklı oyuncular, farklı yönetmenler yer almakta. Aynı zamanda her bölümünde farklı bir konu ile karşılaşmaktasınız. Eğer diziyi beğenmiyorsanız izlemek zorunda kalmıyorsunuz ama izlemeyince de kendinizi izlemeli miyim diye sorgulamaya başlıyormuşsunuz diye söylüyorlar. Dünyadaki bütün gerçekleri yüzüne vurmakta usta bir dizi diye tarihe falan geçirmiş izleyen kişiler.



      Evet yaz tatilleri bitti ve artık okullar başlıyor. Kış geliyor. Son tatil zamanlarımızı dizi izleyerek geçirebiliriz mesela. Benden size güzel dizi tavsiyeleri olsun. Hepinize kucak dolusu sevgiler diyorum. Mutlu mutlu son tatil günlerinizi vakitlerinizi güzel ayarlayarak geçirmeniz dileğimle.


İyi seyirler...



Otizm farkındalık günü (ottoman awareness day ) nedir ?

Bugün 2 Nisan. Kısacası bugün farkındalık günü. Otizm farkındalık günü. Peki nedir bu otizm ? Farkındalık günü nasıl oluştu ?

OTİZM NEDİR ?

    Otizm bir ruh hastalığı olmamakla beraber belirtileri ruh hastalıklarını çağrıştırabilir. Hastalıkları Konrtol Etme ve Önleme Merkezi (Centers for Disease Control Prevention) tarafından açıklanan verilere göre, 2006 yılında her 150 çocuktan 1’inde, 2012 yılında her 88 çocuktan 1’inde ve 2014 yılındaki son bilgiye göre de, her 68 çocuktan 1’inde otizm görülmektedir.
     Otizm spektrum bozukluğu, doğuştan gelen ya da yaşamın ilk yıllarında ortaya çıkan, diğerleriyle iletişim kurmayı zorlaştıran ve engelleyen, karmaşık bir nöro-gelişimsel bozukluk olarak tarif edilir. Aynı zamanda  Otizm, doğuştan gelen ve yaşamın ilk yıllarında iletişim problemleri ile kendini gösteren gelişimsel bir farklılıktır.

OTİZM SPEKTRUM BOZUKLUĞU BELİRTİLERİ NELERDİR ?

  • Göz kontağı kuramama,
  • Yaşıtlarıyla arkadaşlık kuramama,
  • Diğerleriyle eğlence, ilgi veya başarıyı paylaşmaya karşı ilgisizlik,
  • Empati eksikliği. Otistikler, diğerlerinin acı ve üzüntü gibi duygularını anlamada zorluk çekebilirler,
  • Konuşmayı öğrenememe veya konuşmada gecikme. Otistiklerin % 40’ı asla konuşmaz,
  • Sohbet etmeye başlamada zorlanma ya da başlamış bir konuşmayı sürdürmede zorlanma,
  • Kalıplaşmış veya sürekli tekrarlanan konuşma,
  • Aynı şeyleri yapmakta ısrar, rutine sıkı bağlılık,
  • Duyusal az veya çok uyarılma,
  • Dinleyicilerinin bakış açısını anlamada zorlanma. 



PEKİ BU OTİZME NE SEBEP OLUR, TİPİK BELİRTİLERİ NELERDİR?

  • Konuşmayı öğrenememe veya konuşmada gecikme. Otistiklerin %40'ı asla konuşmaz. 
  • Sohbet etmeye başlamada zorlanma. Ayrıca otistikler başlamış bir konuşmayı sürdürmede zorlanırlar.
  • Kalıplaşmış veya sürekli tekrarlanan konuşma. Otistikler daha önceden duydukları belli bir cümleyi sürekli tekrar ederler (ekolali).
  • Dinleyicilerinin bakış açısını anlamada zorlanma. 


      Otizm belirtileri çoğunlukla ebeveyn veya çocuğun bakıcısı tarafından ilk 3 yılda anlaşılır Otizm doğuştan olan bir farklılık olsa da , bebeklikte belirtileri anlamak veya teşhis koymak zordur. Ebeveynler çoğunlukla bebekleri kucağa alınmaktan hoşlanmadığında, cee gibi oyunlarla ilgilenmediğinde veya konuşmaya başlamadığında endişelenirler. Bazen çocuk yaşıtlarıyla aynı zamanda konuşmaya başlar ve sonra konuşma becerisini yitirir. Ayrıca çocuğun işitme problemi olduğundan da şüphelenilebilir.
    Otistik bir çocuk çoğunlukla işitmez görünür, fakat bazı zamanlar tren düdüğü gibi uzaktan gelen bir ses ilgilerini çeker. Erken teşhis edilen ve yoğun tedavi gören bir otistik, başkalarıyla ilgilenebilir, iletişim kurabilir ve büyüdükçe kendine bakabilir. Yaygın olarak düşünülenin aksine, çok az otistik sosyal olarak tamamen izoledir ve kendi dünyasında yaşar.

YETİŞKİNLİKTE OTİZM BELİRTİLERİ NELERDİR?

    Bazı otistik yetişkinler çalışabilir ve kendi başlarına yaşayabilir, bu durum zeka ve iletişim becerisinin   derecesine bağlıdır. En azından %33'ü kısmen bağımsızdır. Bazı yetişkin otistikler, özellikle zeka düzeyi düşük ve konuşamayanlar, çok fazla yardıma ihtiyaç duymaktadır.



‘’ MAVİ IŞIK KAMPANYASI ‘’ NERELERDE YAPILACAK ? AMACI NEDİR ?


    2 Nisan günü tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de Otizm Farkındalığı için Mavi Işık yakılacak. Kamuoyunun dikkatini otizme çekmek için başlatılan ve bütün dünyada ilgi gören Mavi Işık Yak Kampanyası’nın (Light It Up Blue) 2009 yılından beri Türkiye Tohum Otizm Vakfı’nın çağrısı ile Türkiye’de ikonik binalar Aydınlatma Gereçleri İmalatçıları Derneği (AGİD ) üyelerinin katkılarıyla mavi ışıkla aydınlatılacak.
   Otizm farkındalığına destek vermek için 15 Temmuz Şehitler Köprüsü, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü, Galata Kulesi başta olmak üzere, İzmir Saat Kulesi, Masal Şato, Diyarbakır’da Surlar, Amasya Kalesi gibi birçok yapı mavi ışıkla aydınlanacak.
    “Otizme Mavi Işık Yak” Kampanyası ile ilgili açıklama yapan Tohum Otizm Vakfı Genel Müdürü Betül S. Özer, “Türkiye genelinde yaptığımız araştırmalar gösterdi ki ülkemizde her 10 kişiden 8’i otizmin ne olduğu bilmiyor. Rakamlar bize otizm farkındalığı konusunda daha çok çalışmamız gerektiğini gösteriyor. ‘Otizme Mavi Işık Yak’ ise hem bireysel hem de kurumsal olarak destek verilebilecek ve otizm farkındalığı konusunda herkesi harekete geçirebilecek çok önemli bir kampanya. Buradan herkesi 2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık gününde mavi giymeye, #otizmemaviışıkyak etiketi ile sosyal medya paylaşımları yapmaya ve otizm farkındalığına destek vermeye davet ediyorum.” dedi.